in as far as

  1. … bakımından, cihet(iy)le, …'e bakılırsa, … itibarıyla/hasebiyle.
    He was German in so far as he was DEVAMINI OKU
    born in Germany, but he became an American citizen in 1946. GİZLE
elimden geldiği kadar, bütün gücümle/kuvvetimle.
… derece(sin)de, … kadar, ne kadar … ise o kadar …
In so far as we can believe these facts we will DEVAMINI OKU
use them.
(In) so far as I know: Bildiğim kadar. GİZLE
… bakımından, cihet(iy)le, …'e bakılırsa, … itibarıyla/hasebiyle.
He was German in so far as he was DEVAMINI OKU
born in Germany, but he became an American citizen in 1946. GİZLE
 
 
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun